Aşk Yaralar Öldürmez

0

“kimi kez korkulan olur
korkular bırakır bi mektup 
korkularda üşümek düşer gözlere 
rengi alaca bi gün düşer zamana 
şaşırıp kalırız..”
Canımsın, şimdi daha bir yüksek sesle söylemek istiyorum. Uzakta olman beni susturmamalı, yüreğimi susturamam ki. Seni özlemlerime katıp, bir gün uyanamazsak eğer kan ter içinde, nazarlarımıza yüklerim suçlarımızı…

Soran olursa, bir gün;
elbet derim ki göğsümü kabartıp suçumuz sevmekti “en çok koyan da önce gözlerde ölmekti.” bir gün ölmeyecek miydik nasıl olsa…

Nasıl hasretim sana, hem de nasıl. Gözlerim, hep sen çıkacakmışsın ki gibi karşıma, öyle panik, öyle sevinçli ki anlatamam. Susarım. Seni ilk gördüğüm gündeyim şimdi. Yanaklarımdan yastığıma düşün damlada diyemediklerim. Ne kadar yalnızım, ne kadar sensiz, yastığım nemli, yanaklarım gibi, şimdi beklerim seni bir pencere kenarından…

Bilmesem sıcaklığını, hissedemezdim bunca yoğun yaşamazdım, seninle tüm yaşadıklarımızı. İyi ki varsın dediğim, en önemlisi kalbimi ve bakışlarımı sende bıraktığım, olmazsa olmazlarımın en önemlisi, sevdiğim en büyük aşkım sen. Bak! bir gün daha sensiz ve yalnız geçmiş…

Ne zaman düşlesem bizi. Ki her sabah uyandığımda yokluğunda, ıslanmış gözlerle uyanıyorum. İçimde bir ses, bize yaptığım haksızlıklar için hesap sormakta bana/durmaksızın. Nasıl bir pişmanlıksa, demir almış üzerimde sancısı. Kaç zamandır, içimdeki çocuk can çekişmekte. Bu sabah ve kaç sabah olduğu gibi. Anladım ki küçük kıyamet hatalarımsa, büyük kıyamet yokluğun, demek ki yaşı olmazmış aşk’ın sevdanın…

Canım, nasıl isterdim beraber yemek yememizi. Burada yanımda olmanı. Yalnız açtım orucumu. Seninle yemek yemeyeli, ağzımın tadı hep acı. Hep buruğum nedense. Yolda el ele bir çift görsem, parça tesirli bir bomba düşer göğsüme, vurulurum. Serilirim yolun ortasına. Hiçbir güç, seni sevmemi engelleyemez ki. Ömrüm yettiğince bu kalp sana deli…

Bilirim, ne zaman yağsa yağmurlar, içinde sen ve bizden damlalar olacak. Kaç gündür, göğüs kafesimin dışında çarpıyordu kalbim. Şimdi bilirim ki ait olduğu yerde. Bir damla koptu sol yanımdan az evvel, yanağımda nemi. Asla utanmıyorum! ..

Gün gelecek, tüm yorgunluklarımız, sevince bir köprü olacak. Adım gibi, adam gibi hissediyorum. Ada’msı bir aşk ve bembeyaz bir gelecek. Bak alabora oldum, kanat çırpıyorum…

Ben bir deli çocuk, bir çocuk ki deli-divane. Biliyorum ki aşkıma ulaşamadığım, konuşamadığım an da öleceğim. Çok şey var anlatacak. Beni bu saatte yazdıran gerçek “an gelir bir aşk vurur insanı / bir çift güzel sözcük.”

Gecenin bilmem kaçı ve yüreğimdeki alevin yalnızlığımla coşmakta, daha bir yakmakta şimdilerde. Birinci dereceden vurgunum ve bir o kadar yanık, dört duvar arasında kendimleyim, say ki yaşamak bu. Şafak kaç. Kavuşacağımız gün yakın mı. Yoksa ben, biz hayâl miyiz. Sen, son baharım ol. Bu son durağım. Seni sevmek sevmek istiyorum, tüm dünya kıskanmalı ya da şimdi bir mermi, şah damarımdan vurmalı. Bir yanım ezik, beklerim elimde senin sevdiğin kır çiçekleri, o kısacık saçlarına vurulduğum…

Tut ki ninni söylüyorum bebeğime, tut ki yanındayım saçlarını okşuyorum. Tut ki bir kadehten dökülen şarabız ikimiz.. Seni seviyorum bebeğim. Kar yağıyor Ankara’ya üşümüyorum. Seni düşünmekten, alev alıyor gözbebeklerim özlüyorum. Korkum, sevincime yenik düşer diye kalbim. Ellerimde kokun kalmış, bayram sevincim buruk. Sanadır seslenmelerim, sanadır bu dizeler. Yorgunum korkularımla beraber. Yüce dağları özlüyorum…

Şimdi yatağa yapışmış yatıyorum, yorgunluktan ve soğuk yemiş bedenimle daha bir ağırım şimdi. Bu gece, bir ömür kadar uzun olsa ve hiç uyanmasam. Kısaca yorgunum işte. Gögsünde dinlenmek istiyorum, yaralı bir aşk gibi sarılmak istiyorum sana. Say ki deliyiz b/iz gibi.
Biliyorum ki bizi düşlerken kapanacak kirpiklerim, tut ki seni sevdiğim yaştayım şimdi…

” İyi geceler aşkım.. İyi geceler ömrüm.”

b u g ü n:
Acıtmasaydı bu kadar ve acısı yırtmasaydı soluğumu, konuşmazdım kendimle, bu kadar dert etmezdim belki de çekip giderdim geldiğim yerlere. Bilirdin, neredeyim, kim bilir gelir miydin ya da ben bekler miydim seni, gülümseyebilir miydim bir daha sevebilir miydim, senden sonra. Hadi git, ben anılarla yaşarım. Koş dağlarına, bak yalnız kaldım işte bıraktığın mor mirasın, temmuz sancılarımla…

Not: Bu şiir bir kalbin gözyaşlarıyla yazılmıştır. Son gözyaşlarını ekledim sahile/birazdan hırçın bir dalgayla tuz buz olacak. Ya da çekip alacak bir çift göz ölüm ertelenecek…

Kum/salda ayak izleri hep olacak…

” İyi geceler ” sevdiğim, iyi geceler ölümüm…

Bıraktığın yerdeyim bekliyorum. Seni çok seviyorum…

Ali Hakan Düz
_________________
Uykuda konuşan dilin hayatı ruyadır,
Uyanıkken konuşanın sabrı imtihandır.
Ben veremediğim kadarım,
çünkü zerredir varlığım.
Ve aslında YÜREĞİM kadardır, çektiğim ayrılığım.

__Fatma__

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.