Eşlere Evlilikle ilgili mülahazalar ve tavsiyeler

0

Şimdilerde bir de hissî görmeye takılıp giden ve neticede boşanmaya sebebiyet veren bir evlenme furyası başladı ki, bütün bunlar karşısında içim parçalanıyor ve iki büklüm oluyorum Hayat boyu bizim için ya bir nimet, ya da nikmet olabilecek böyle bir mesele; akla, mantığa havale edilmesi gerekirken hislere bina edilmekte ve neticede de başa bela olmaktadır Halbuki hiç olmazsa böyle durumlarda akıl ve mantıkla hareket edilmeli ve komplikasyonlara sebebiyet verilmemelidir Böyle önemli bir mesele, zevk ve keyf için yapılacak bir şey değildir, yapılmışsa, zehir zenberek dahi olsa karşılıklı katlanılması gereken bir iştir İç çamaşırı mahremiyetinde korunması gerekli olan o evlilik hayatı, ciddi badirelere ma’ruz kalsa da dışarıya birşey sızdırmamak icab eder Evet, belki bazı durumlar itibarıyla eşler, âh u ızdırapla hep “ah” edebilirler ama, âlem o “ah”dan haberdar olmamalıdır

 

Zannediyorum hizmet duygu ve düşüncesinin birinci planda tutulmaması, Allah’ın vermiş olduğu kabiliyetlerin yerli yerince kullanılıp hizmet düşüncesine kilitlenilememesi sebebiyle ufku dar, gaye-i hayal nedir bilmeyen, yüksek mefkûrelere dilbeste olamamışların sayısını artırıyor Bu insanların “bedenim, cismim” deyip onu düşünmelerinden ve hayatlarını ağız-dil-dudak, yemek borusu ve tatmin uzuvları arasında örgülemelerinden daha tabiî ne olabilir ki! Oysa ki, insanın yaratılmasında çok büyük hikmetler var Yirmiüçüncü Söz’de beyan edildiği gibi, insana bin altın değerinde birşey verilmiş; diğer canlılara ise bir altın o halde insan diğer canlılar gibi yaşayamaz yaşarsa, onun hesabını mutlaka sorarlar

 

Dünyayı düşünen arkadaşlar, -Pir-i Muğan’ın yaklaşımıyla- askerliği bırakıp, çarşıda pazarda kendilerini ticarete salan insanlar gibi geliyor bana Böyleleri ihtimal, gerektiği gibi askerlik eğitimi ölçüsünde disipline alıştırılmamışlar; eğer alıştırılsalardı, 40 yaşında bile bunlara böyle birşey teklif edildiğinde “Allah, Allah! Benim boş zamanımı mı gördüler ki, yeni bir meşgale teklif ediyorlar Ben bütün gücümle yüklendiğim bu işin altından kalkamıyorken bu yeni durumu nasıl yükleneceğim ki! Yoksa bunlar beni âvâre, sergerdan biri mi zannediyorlar?” diyeceklerdi Şu anda bile tanıdığım 50 yaşlarında bir-iki insan var ki, “ben yapmam icab eden şeylere bile bu halimle yetişemiyorum O iki şeyi birden götürmem mümkün değil” düşüncesiyle yaşamaktalar

 

Bediüzzaman Hazretleri, “Benim hakikî talebelerimden bir tanesi bir yere girmişse, ben o yeri o talebem sayesinde kendi hesabıma fethedilmiş bilirim” diyor Buna göre, bir okula gelip-giden bir arkadaşımız var da, o okulda hâlâ başka düşüncede olan insanların mevcudiyetine rastlanıyorsa, o insan talebeliğini bir kere daha gözden geçirmelidir

 

Bu mevzuda dâvâyı temsilde önde olmakla birlikte, “vakt-i merhunu” gelmeden böylesi şeylere yönelen insanlar, geçici olarak zevk ve lezzet duysalar bile, Rabb-i Kerimime itimad ederek söylüyorum dokuz defa elem çekecek, on defa iki büklüm olup, burada da, ötede de inleyeceklerdir Ettiklerine ah u efgan edecekler ama, iş işten geçmiş olacaktır Yaptıkları, yıktıkları şeylerden, deldikleri şahs-ı mânevîden -Allah çektirmesin ama- çok çekeceklerdir

 

Ya Rabb! Hava karanlık, yollar karmakarışık Sâlikler baygın ve dalgın Vazife mukaddes, sorumluluklar ağır! İnsanlar ise, bu sorumluluklar karşısında olabildiğine duyarsız! Düşman kavî, talih zebun! Alınacak yollar uzun, Senin rızanı tahsil ise oldukça zor! Ve bizler ne kadar tutarsız ve yetersiziz!

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.