Minik, Ufak Şeyler
Gün içinde yaşanan aksilikler, biriktirilen ufak terslikler, ufak mutluluklar var.
Gün içinde; mutlu olmak nasıl ufak şeylere bağlıysa, kötü patlamalarda işte aynen o ufak şeylere bağlı aslında.
Her gün yapılması gereken şeyleri yaparsınız ya da karşınızdaki insan yapar, o yapılanın kıymeti bilinmez. Rutin olduğu için değerli gelmez insana, bir görev misali yapılmalıdır zaten yapılanlar, yapılıyordur da!
Mesela bayansanız; yemek yapmak. Zaten onu bayan olarak yapmanız gerekir diye düşünülür, ama yemeğin yanında hem salata hem cacık varsa dikkat çeker işte ikisinin bir arada yapılması.
Sonra diyelim ki yemekten sonra, içilen kahve. Kahveyi de bayan yapar getirir eşinin önüne, yaptığı çayı da, hazırladığı meyveyi de.
Ama erkek derse ki ‘Dur sana bi kahve yapayım’, işte o an, gün içinde onun dağıttığı eşyaları topladığını da unutursun, yatağın altından bulduğun kirli çoraplara ne denli sinirlendiğini de,evi dip köşe temizlemene rağmen dikkatsizce dökülen ekmek kırıntısını da…
Mesela iş yerinde; her gün sana çay getiren X ablanın kıymetini ancak istemediğin bir anda bir türk kahvesi getirdiğinde bilirsin. O zaman içten bir teşekkür edersin.
Yardımcının her zaman hazırladığı rapor da eksik bir şey bulduğunda çok sinirlenirsin, ama beklemediğin bir işi ekstradan bitirip masana koyduğunda O’ndan iyi bir yardımcı bulamayacağını söyler, diğer iş arkadaşlarına böbürlenerek anlatırsın yapılan jesti ve ya yardımcının ne kadar çok çalıştığını.
Rutine bağlandı mı hayat, tadı olmaz hiç bir şeyin. Aynı yoldan yürümenin, aynı saatte kahve içmenin, hep aynı insanla konuşmanın.. Kötü şeyler o yüzden var belki de.. Belki de kötü şeyler olsun ki, iyi şeyler olduğunda daha çok kıymet bilinsin diye var ..
İşte böyledir ufak şeyler.. Ufak da olsa iyi-kötü her şey..
Büyük olsa da iyi işler ne kadar görünmese de; ufacık bir jest herşeyi unutulup mutlu olmanı sağlar. O yüzden küçük şeylerden ibarettir hayatındaki mutluluk.
Ve yine küçük şeylerdir yaşadığın/ yaşattığın sinir krizleri sebebi.