Özlemek çok fenaydı Anlatmaksa, yazmaksa bütün bunları daha da fena…

0

Sanki daha önce hiç vedalaşmamıştı…
Sanki daha önce hiç özlememişti… Yineler girdi yine hayatına. Sonra tanıdık yaşanmışlıklar…

Daha öncede pencereden dışarıya baktığında karşılaşmıştı soğuk yapraklarla… Daha öncede özlemişti güneşi…
Ağlamaklıydı. Bir yerlere sığdıramıyordu yüreğini.Hep böyle olurdu. Birikmiş ne varsa atma zamanıydı yine. Yapayalnız bomboş kalacaktı. Umutlarıda sararmıştı tıpkı yapraklar gibi… Artık pencereden bakmak bile istemiyordu. Oysa ne zaman susarsa güneşe, yeşile açardı penceresini… Şimdi ise üşüyordu yine…

Pencerenin soğukluğu, rüzgarın sesi, yaprakların o saçma sapan hışırtısı gözlerinin dolmasına yetiyordu. Gökyüzü de ağlıyordu tıpkı onun gibi… Oysa güneş oysa çiçekler hiçbir zaman ona gözyaşı hediye etmemişti ki…
Rüzgar sesini yükseltti. Gökyüzü hıçkırıklara boğuldu. O ise hala öylece dinliyordu. Bütün bunlar o anı hatırlatmaya zaten yetmişti. Eline aldığı kalemiyle kağıdın üzerini karalayıp duruyordu. Saçlarını çözdü tekrar ördü. Sonbahardaydı ve anımsıyordu geçmişi…
Daha önce yaşadığı bu sessiz ayrılık şahit olduğu hiç bir ayrılığa benzemiyordu. Ozaman da gökyüzü ağlıyordu O zamanda eylüldü… Ve yaşanmışlıklara her yıl olduğu gibi bu yılda döndü.


Özlemek çok fenaydı Anlatmaksa, yazmaksa bütün bunları daha da fena…

Hep özlüyordu güneşi çok seven babasını hep bekliyordu..

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.