Şimdi Ayrılık Vakti Nisan Yüzlü Sevgilim

0

Sana söyleyecek bir şeyim kalmadı Artık hiçbir cümleyi tamamlayacak gücüm yok Belki utanç, belki yılgınlık bütün kelimelerimi alıp götürüyor Böyle zamanlarda hayat, saçları kökünden kazınmış müntehir bir travestinin bileklerinden sızan sırnsıcak kandır, kimsenin el sürernediği Şimdi ucuz bir otel odasının küçücük tuvaletine sıkışmış bir hayatın eşiğinde duruyorum ve sana söyleyecek hiçbir şeyim kalmadı

Nisan saldırıyor üzerime sevgilim Nisan çalıyor bütün sözcüklerimi Yüzünde parlayan güneş bir anda kaçıp, yaşlar boşalıyor gözlerinden Ben nisan şaşkınlığında yitiriyorum öykünün geri kalan kısmını

Nasıl bitiyordu? – İyiler nereye gittiler?
Kadınlar ve çocuklar nasıl kurtulacaklar?
Bir yağmur böylesine nasıl savurabilir bir insanı? Yağmur değil sevgilim, gözlerinden aktığımdan bu yana darmadağın üstüm başım Saçlarında biriken kelebek kanatlarını talan ettiklerinden bu yana utanç kemiriyor kalbimi
Saçlarını işgal ettiklerinde kaçtığım sokaklarda düşürdüm şahdamarımı

Şimdi yaşamak, ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen bir genç kızın saklamaya çalıştığı yüzüdür
Şimdi yaşamak, bebeğini terkeden bir kadının göğüslerinden akan hüzündür
Nisan yığılıyor üzerime sevgilim
Ansızın yağan bir yağmurun, avuçlarından düşen ölü kuşları topluyorum, sokak aralarında Hiç bu kadar kimsesiz olmamıştım Hiç bu kadar sensizlik akmamıştı damarlarımda Böylesi bir yoksulluğa düşüşüm ilk kez

Buralardan git istersen nisan yüzlü sevgilim İstersen buralardan git Sana söyleyebilecek hiçbir şeyim kalmadı Kaçamak sözlerle gizliyorum utancımı Saçlarını işgal ettiklerinden beri yürümüyorum bu sokakları Ölü savaşçıların cesaretinden merhamet dileniyorum İstersen git ve cesur bir kalbin ovalarında yürü Cesur bir kalbin sabah rüzgarında saçların dağılsın
Kimsesizliğimi kalabalık cümlelerde saklıyorum

Sana gözlerimde izi kalan son hayallerini vereceğim
Sana parmak uçlarımda kalan son duamı vereceğim
Sana kirpiklerimde takılı son bakışlarını vereceğim
İstersen artık git ve ben bir nisan gecesinin acımasızlığında, asla baştan sona söyleyemediğim bir dağ türküsünün sözlerine bırakayım kendimi
Sokaklara düşmüş kadınların heveslerinde yakayım kalbimi

NİSAN YÜZLÜ SEVGİLİM
Ben bir çay bardağına sığınıyorum şimdilerde Kahvede oturan yaşlı adamın filtresiz sigarasından yükselen dumana sığınıyorum Caddenin kenarında bekleşen amelelerin, dirsekleri aşınmış berbat renkli ceketlerine mesela Gösterişsiz yaşam öykülerinin korunaklı yalnızlığına bırakıyorum kendimi,
Böylesi küçük, böylesi gözden uzak şeylere sığınıyorum anlayacağın Savrulan hayatların, kimselerin görmediği küçük ayrıntılarına

Konuşmak yaralarımı acıtıyor Konuşmak bir ip gibi boynuma dolanıyor Dilim dolanıyor bu sıralar Sana söyleyebilecek bir şeyim kalmadı

Aylardan nisan
Dışarıda deli gibi bir yağmur, hazırlıksız yakalıyor herkesi
Beklenmedik bir rüzgar sürüklüyor ne varsa önünde
Ben bir rüzgarda sürükleniyorum
Konuşmak yoruyor
Dışarıda yağmur var ve gitmek için iyi bir gün
Yağmur var ve herşeyi gizlemek için İyi bir gün
Nisan üzerime yığılıyor sevgilim
Ben
Veda etmeye çalışıyorum
Hepsi bu

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.