Ya araya mesafeler girerse

0

Kocaman aşk duymuşsunuzdur birbirinize karşı, hiç ayrılmayacak gibi kocaman sever insan, çünkü sevme kavramı biz insanlar için dünya üzerin de var olan en müthiş ve karşı konulmaz duygudur. Karşınızdakini sahiplenirsiniz ve kıskanırsınız, çünkü o sizindir ve bir başkasının onu sizin gözleriniz den gördüğü gibi görmesini istemezsiniz. Korkarsınız, bir gün gelir de elinizden uçup gider diye çok korkarsınız. Bu yüzdendir aslın da o küçük kıskançlıkların ve kavgaların sebebi. Emek vermişsinizdir bu kocaman sevgiye, kocaman olabilmesi için, güçlenmesi için, büyümesi için. Bu yüzden yeri geldiğin de duvar olursunuz, yeri geldiğin de patlamaya hazır bir volkan.

Ama bir gün olur ve karşınızda ki size bir şeyler söylemek için çabalar, ilk önce konuşturmazsınız, sonra ölüm uykusuna yatmış bir kişi gibi derinden susar ve sessizce dinlersiniz. Başlar anlatmaya o nedenden veya bu sebepten dolayı taşınmamız gerekir der. Kulaklarınız o an sağır olmak için çok çabalar, gözleriniz körü oynamak ister ağlamamak için. Ama yapamazsınız çünkü bu onun elin de değildir. Birileri gitme kararı almıştır ve o buna uymak zorundadır. Sarılırsın kocaman sanki bıraktığında kollarından uçup gidecekmiş gibi hissedersin. Bu yüzden daha sıkı daha kocaman sararsın ama durdurmazsın gözyaşlarını, akmaya başlarlar önce gözlerinden burnuna daha sonra sevdiğinin omuzlarına. Sonra konuşmalarınız başlar yani kocaman yalanlarınızın başladığı ilk anlar. Olsun sorun değil dersiniz birbirinize, bizim sevgimiz böyle küçük şeylerden etkilenmez ki dersiniz, telefon ile görüşürüz her gün sorun olmaz dersiniz, ayda bir kere de olsa ben gelirim veya sen gelirsin yanıma dersiniz. Dersiniz o an bir sürü şey, sadece dersiniz. Yapacak olsanız da dersiniz yapamayacak olsanız da dersiniz. Çünkü onu kaybetme düşüncesi sarmıştır bir kere etrafınızı ve ürpertiyordur bu yalnızlık düşüncesi. Gidene kadar her anımızı baş başa, birbirimize sarılarak geçirelim dersiniz birbirinize ve öyle de yaparsınız. Her an, her saniye baş başa geçirirsiniz. Ve o gün gelir, sevdiğiniz kişi sizin bulunduğunuz o kocaman şehri terk etmiş ve başka bir yere gitmiştir. İçinde bulunduğunuz şehrin sokakları daha bir karanlık gelir artık geceleri size ve kaldırımlar daha bir yabancı olmuştur. Çıkmaz sokaklar gibi gelir her sokak ve biraz sonra yıkılacakmış gibi hissedersiniz yanından geçtiğiniz binaları. Rüzgâr o gün sizin için daha sert esiyordur sanki ve üşüyorsunuzdur ilk defa hiç üşümediğiniz kadar. Gece olmuştur, sessizce yatmışsınızdır yatağınıza ve uykuya dalmışsınızdır daha doğrusu dalmaya çalışmışsınızdır. Sabah olmuş uyanmışsınızdır. Mesajlar atarsınız hemen birbirinize ve aramalar izler bu mesajlaşmaları. Sesini duymak iyi gelmiştir size. Bu olaylar bu şekil de belki birkaç hafta belki birkaç ay devam eder. Daha sonra her şey yavaşlamaya başlar ve o ilk kırıcı cümle gelir. Seni çok özledim. Evet, bu cümleyi duyunca içiniz acır çünkü eliniz den bir şey gelmiyordur. Daha sonra çaresizlik baş gösterir ve birbiriniz den yavaş yavaş uzaklaşmalar ve kopmalar birbirini izler. Evet, artık zamanı gelmiştir ve siz ayrılık denilen o uçurumdan aşağıya ilişkinizi itmek zorundasınızdır. Ve acımadan yapar itersiniz tüm o yaşanmışlıkları, tüm o emekleri, tüm o hikâyeleri. Gözlerinizin önün de son bulur her şey.

İşte mesafeler bu yüzden sevilmez. Umarım hiçbir ilişkiye mesafeler girmez.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.