Aşk mı Alışkanlık mı?

0

İlk göz temasından, son ayrılık sözüne kadar giden bir süreç…
Mutlu başlayan ve çoğu zaman mutsuz biten iki insan teması ya da diyaloğu…
Ne diyerek başlanır ve neden biter?

Benim hikayem de en az herkesin hikayesi gibi sıradan ve basit. Uzun süren bir ilişkinin, bu sürenin sonunda, bir şekilde sonlanması…

 

 

Peki erkek ve kadının birbiriyle olan macerasında belirleyici faktör nedir?
Aldatma ve aldatılmalar, sevgiyle başlayan, sözlerle ilerleyen, umutlar bağlanan bir serüven neden gün geldiğinde duvara toslar?

 

Öte yandan bitmekle de kalmıyor. “Sonun başlangıcı” olan süreç sonunda, buna alışabilmek, yeniden kendine gelebilmek, sonraki ilişkilerde aynı korkuları yaşamak da fatura edilenler arasında yerini alıyor.

 

Benim tezim şu ki;

 

Dünyanın en çirkin erkeği bile olsanız, ya da dünyanın en çirkin kadını bile olsanız ve karşınızdaki de dünyanın en yakışıklı erkeği de olsa, ya da en güzel kadını da olsu, alışkanlıklar, mizaçlar ve zamanla içine girilen kısır döngüler nedeniyle, karşınızdaki cazibesini yitiriyor.

 

 

Bu anlamda ilk ders olarak şunu gördüm ki, (bu duyduğunuz en kötü geyiktir) öncelik hiç bir zaman fiziksel görünüş olmamalıdır.

 

 

 

Şunu öğrendim ki, güzellik etkin unsur hiç bir zaman olamadı. Düşünce çatımalarıyla gerilen ilişki, sonunda patlayıp gitti?

 

 

“Ama neden?” diye kendime sorduğumda şu sonuçlara vardım.

 

 

Bana göre kültür düzeyi aynı düzeyde olan iki insanın bir ilişkiyi yürütmesi oldukça zor. Aynı burçtan ya da yakın karakteristik özellikleri taşıyan insanlar için de böyle.
İnsanlar karşısındakilerini tanımaya başlarken, aynı burçtan olmayı pozitif bir bulgu olarak düşünseler bile, aynı karakterler çatışmadan başka hiç bir şey doğurmaz.

 

 

Aynı karakterler ve mizaçlar insanlarda bir “otorite” sorunu oluşturur.
İki tarafta kendi haklılığını ortaya koymaya çalışarak, “ortada buluşmaktan” kaçınır. Zira baskın tipler, haklılığının tesciline kadar tartışmayı sürdürecektir. İki tarafta baskınsa bunun da imkanı yoktur.

 

 

Saçma gelebilir ama, ilişkinin sağlıklı bir süreçte ilerlemesi için iki taraftan birinin “ilişkiyi kurtaran kilit isim” görevi üstlenmesi gerekir. Bunu her iki tarafta yapmalıdır ancak, böyle bir görevi birinin alması şarttır.

 

 

Yürümeyecek bir ilişkinin ilk sözü şudur;
“Tam bana göre”
“Herşeyi ile aynı ben”

 

 

Bu gibi kalıplar başlangıçta verildiyse, sonucunda çatışma çıkacağı muhtemeldir.

 

 

Yaşadığım tecrübede iki tarafında “baskın unsur” olduğunu gördüm.

 

 

İkimiz de kıskanç, ikimizde ortalama kültürde, aynı şeylerden hoşlanan insanlardık.
İlk bakışta bu hoş gibi görünse de, sonrasında felakete davetiye çıkaran “bela” olmaktan kurtaramadı kendini.

 

 

Peki neden bu kadar uzun sürdü?

 

 

Elbette uzunluğu sevgi belirlemiyor çoğu zaman. Bir süre sonra sevgi alışkanlıklara, alışkanlıklar süreye etki ediyor.
Belki aşk devam ediyor. Yaşadığınız çılgınlıkları üçüncü kişiler bilmiyor. Öte yandan iki kişinin arasında konuşulan ve saçmalık da olsu o iki kişiyi güldüp ağlatan şeylerden üçüncü kişiler hiç bir şey anlamayabiliyor.

 

 

Mesela ; “Hacı abi nasılsın?” dediğimde bir başkasının tuhafına gidebilir, ama o, bunun “ona özel bir vurgu” olduğunu anladığı için sevginin bir göstergesi olduğunu da bilebilir. Yine hareketlerle de bu “özel” olma halini hissedebilir.

 

 

İşte sevgi azalsa bile bu alışkanlıklar, ilişkinin devam etmesine bir nedender diye düşünürüm. Öte yandan, onun ter kokusu, dudağının tadı, yaşadığınız her şey bu zaman dilimi “alışkanlıklar” bütünü haline getiriyor olmalı…

 

 

Sigarayı sevmezsiniz ama bırakamazsınız da…

 

 

Sigaraya sevgi duymazsınız ama, aranızda bir aşk ilişkisi olduğu aşikardır.

 

 

Çoğu ilişki bir sevgiyle başlar, saygıyla devam eder. Sevgi azalır, saygı sürerse tartışma yaşanmaz. İlişki sürebilir.
Ancak sevgiyle birlikte saygı da azalırsa aşk bu ilişkiyi biraz daha uzamasını sağlar. Aşk ilerlerse alışkanlıklar gelir. Alışkanlık sevgi ve saygı olmasa bile ilişkinin uzamasına neden olabilir.
Alışkanlıkları terketmek zordur. Terketmek için onu hatırlatacak her şeyi yok etmeniz ya da görmemeniz gerekebilir. Eğer bunu yapamıyorsanız, eliniz telefona oraya buraya kayar başaramazsınız.

 

 

Şu an bu alışkanlığın son raddesindeyim. Yani alışkanlığımı bir kenara bıraktığımı iddia ediyorum. Ama aklımdaki karaler diğer taraftan onu çağrıştırıyor gibi… Ona ait her şeyi yok etmekle başladım bu işe…
Telefon numaraları, fotoğrafları, kokusu zartı zurtu…
Ama aklımdaki kırıntılar belki de bu yazıyı yazdırıyor olmalı…

 

 

Onu unutmayı başarırsam, sigarayı da bırakabilirim diye düşünüyorum. Böylece kendim için iki kötü alışkanlığı bir anda bırakmış olurum.

 

 

Aldığım ders şu oldu;
Aynı şeylerden hoşlanmak, aynı şeyleri yapıyor olmak, ya da bunun gibi şeyler iyiye işaret olamadı.

 

 

Sevginiz ve sadakatiniz hiç bitmesin, güveniniz hiç azalmasın. Öyle bir güvenle yapışmalısınız ki, karşınızdaki yanlış bir şey yapacağı sırada, o bile kendisinden utansın.

 

Ve bu durumda olanlar için son söz;
Hiç bir şey vazgeçilmez değildir.
Sevgi ve güven yoksa, alışkanlıklarınızın esiri olup zamanınızı kaybetmeyin

 

 

Vesselam…

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.