Aşk Tesadüf Müdür?

0

 

 

Zaman bazen dost bazen düşmandır insana, çoğu acıları azaltırken hasretleri çoğaltır, geçmek bilmediği zaman da aceleci telaşımızda fırlatıp savurmak isteriz. Oysa kabullenmek istediğimiz acılarımızda, sabrımıza bir omuz olsun diye bekleriz, zaman olgunlaşmanın takdiridir, öğrenmenin sevgilisi, dost için güllerin çiğ tanesi, bazı şeyler için zaman gerek.

Benim anlayış gösterip beklediğim tek düşüm oldu zaman, ne için, kim için, sadece sevilmek için. Sevmek ne kadar güzel bir duygu ise sevilmek de o kadar güzel, hatta sevgiler karşılıklı iken gerçek anlamına bürünüyor. Hep deriz ya, asıl olan karşılık beklemeden sevmek, bu daha yüce bir duygu gibi görünüyor, ama realitede bu böyle olabiliyor mu, yani insan istese de bunu başarabiliyor mu?

Birde ölümsüz sevgi düşleriz her abartılı duygularımız da veya ölünce dünyada güzel bir eser bırakmak isteriz, neden olmasın, iyi bir duygu. Fakat biz gittikten sonra gelenler de kalıcı değil ki, dünya bile baki değil, bırakılanlar da bu yapboz oyunu ile birlikte dağılıp gidecek bir gün. Ama yine de bırakmak güzel, hatta gerekli, daha önemli ve güzel olanı ise, giderken ne götürdüğümüz sadece sevgimizi.

Bana sorma neden bu kadar özlem, sevgiye ve sevilmeye diye, beklenirse gelmezmi aşk, aşk tesadüfmüdür, o yüzden mi hep şaşırtır ve vurur. Hasret kalmak daha önceden yaşadığına delalet midir bu duyguyu ama unutmamak gerekir ki tekrarı yoktur yaşanılanların, sadece benzeri olur, farklı sevecenliği olur ama ynı şeyleri bir daha hiç kimse yaşayamaz. Yine gelip duruyorum zaman kapısına, her yaşla biraz değişir duygularun gücü, ateşi, insan sevgiye bile başla bir anlam yükler yaşlandıkça, oysa çocuk olduğunu hissettiğini söyler aşkı tadanlar, demekki aşk hep çocuk olmayı unutmayanların kapısını çalar, peki içimdeki çocuk neden hala kapıda bekliyor.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.