EROS HİKAYESİ

2

Aşk tanrısı Eros, Ares ve Aphrodite’in oğludur. EROS annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar, insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı. Sırtında bir çift kanadı vardı. Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı. EROS ‘un elinde her zaman okları olurdu. Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi.
PSYKHE ‘yi bulduğunda, çok gururlu olan ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı, dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken PSYKHE ‘nin güzelliği aklını başından aldı. Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu. PSYKHE ‘yi alıp sihirli bir saraya götürdü. Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir saraydı. Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu. Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı. Fakat PSYKHE ‘nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti. Fakat Eros bunu kabul etmiyordu, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu, akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı. PSYKHE ne kadar yalvarsa da fayda etmedi.
“Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın” dedi EROS “Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme, bilmeden tanımadan beni körü körüne sev..senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatını elinden kaçırma.”Ve PSYKHE de bunu kabul etmiş.. EROS ‘u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti. Birlikte çok mutluydular…

Gel zaman git zaman, PSYKHE mutsuz olmaya başladı, çünkü kocası onu bu altın kafeste mutlu etse de ailesini özlüyordu, onları görmek için çıldırıyordu. Bir gün kocasına bu isteğinden bahsetti, kocasıysa bir şartla gidip onları görebileceğini söyledi; PSYKHE’den bir şey yapmasını isterlerse onu yapmayacaktı… PSYKHE’nin isteği karşılığında bu, çok kolay bir şarttı..
Ailesinin yanına gittiğinde hepsi onu özlemle karşıladılar. Hepsi birbirini çok özlemişti, onu çok merak etmişlerdi, bir sürü sorular soruyorlardı ve duyduklarıyla dehşete düşüyorlardı. PSYKHE, kocasını sadece geceleri yanında bulduğunu ve asla yüzünü göremediğini ama çok iyi kalpli bir insan olduğunu ve onu çok sevdiğini anlatınca kız kardeşleri kıskançlıktan çatlarken, gayet fesatça bir fikir ürettiler; belki de PSYKHE’nin kocası gerçekleri saklamaya çalışan bir canavardı ya da o kadar çirkindi ki bundan çok utanıyordu… Fesatça fikirlerinin ardından, PSYKHE’nin kafasını bir sürü sorularla doldurdular, ve ona bir gece kocası uyurken bir hançer alıp mum ışığında bakmasını söylediler.
PSYKHE eve döndüğünde aklını bu sorular kemiriyordu ve akşam merakına yenik düştü, kocası uyumuşken eline bir mum, bir de canavarsa ve uyanıp saldırırsa diye hançer alıp kocasının yüzüne doğru eğildi. Güllerle kaplı bir yatakta yatan dünyanın en yakışıklı, en mükemmel erkeğini, kocaman beyaz kanatlarını ve yanında duran bir okla yayları gördü. Kocası aşk tanrısı, EROS’tu. PSYKHE adeta büyülenmişti ve kocasına bir kez daha aşık olmuştu. Bakarken, elindeki mumu unuttu, ve dalgınlığından mumdan kızgın bir damla EROS’un kanatlarına damladı. Damlanın verdiği sıcaklıkla uyanan EROS, ondan istediği tek şeyi de yapmayan PSYKHE’yi görünce hayal kırıklığına uğradı ve pencereden uçarak onu terk etti.

Psyche ne yapacağını şaşırdı, teker teker tüm tanrılara gidip Eros’u ona geri dönmesi için ikna etmelerine yalvardı, fakat EROS Olimpos Dağı’nın tepesinden PSYKHE’yi sadece seyrediyordu, onu hala çok seviyordu fakat yaşattığı hayal kırıklığını unutamıyordu. Psyche, son şansı olarak kendisinden nefret ettiğini bildiği Afrodit’e yalvarmaya gitti. Afrodit ise onu soğuk ve düşmanca bir gülümseyişle karşıladı, ve onun iyi bir eş olup olamayacağını test edeceğini söyledi (kaynana). PSYKHE’ye yapmadığını bırakmadı, önce bir sürü tahılın içinden tane buğdayları ayırttı (neyse ki karıncalar yardımına koştu), sonra da gidip altın koyunların tüylerini kırpmasını istedi (bu vahşi koyunları kırpması ve yünlerini eğirmesi için çoban yardımcı oldu ve öğlen hepsini kavalıyla uyuttu), son olarak da Hades’in karısı Persephone’den büyülü makyaj kutusunu almasını ama ne olursa olsun kutunun içine bakmamasını söyledi. Maalesef PSYKHE bir kez daha merakının gazabına uğradı ve zor da olsa alabildiği kutunun içini açıp baktı, kutunun içindeyse gözle görülebilir bir şey yoktu; sadece ölüm uykusu…
PSYKHE orada uyuyakaldı ve nefes alışı durdu. Bunu gören Zeus daha fazla dayanamadı, EROS’u yanına çağırdı ve buna bir son vermesini, artık onu affetmesini söyledi. EROS, gidip PSYKHE’yi alıp Olimpos Dağı’na getirdi. Zeus’un önünde PSYKHE’ye önce ambrosia içirip ölümsüzlüğe kavuşturdular, sonra da PSYKHE ile Eros evlendi. Tanrı ve tanrıçaların arasında sonsuza dek mutlu yaşadılar.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.