İlk Görüşte Aşk’a İnanır Mısın?

0

 

“Sensiz saadet neymiş tatmadım bilemem ki,
Alnımın yazısıydın ne yapsam silemem ki…!
Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli
alışırım hasretine gel desen gelemem ki!”

 

 

Her zamanki gibi uçağın penceresinden dışarı bulutlara hayretle bakıyorum.
Beyaz bulutların arasından geçerken yorgun aklımda, akıl almaz sorular, olmayacak hayaller ve kulağımda ı-pod var.
I-pod’da ise galasında seyrederken bileklerimi kesmeye kalktığım ama müziklerine dinlemeye doyamadığım ROMANTİK filminin müzikleri dönüp duruyor.
Hani o 70’lerin gerçek aşk filmlerinin, unutulmaz Türk filmlerinin müzikleri.

 

 

İlk görüşte aşka inananlar cumhuriyetinin milli marşları.

 

 

Bu devirde İLK GÖRÜŞTE AŞKA İNANAN kaldı mı?

 

 

Kaldıysa da aklındaki mantık kalbindeki romantiği öldürmüştür zaten hiç tereddüt etmeden.
Endişeye mahal yok yani. Kimsenin hayatın rutin , olması gereken ve o pek sıkıcı akışını değiştirmeye gücü yok!

 

 

İmkansız aşkların isimsiz kahramanları kayboldu gitti günlük hesaplarda.
Çoğu zaman içlerine düştükleri büyük kederde bir inilti gibi söyledikleri yürek yaraları artık yazılmıyor nicedir.
Bu yüzden biraz da…
Hala mucizelere inanan insanların isimsiz kaharamanlarına habersizce yapılan ağıt masalları yaşanmıyor ki yazılsın, söylensin, dinlensin…
Bazen böyle aptal bir köşebaşında sıkışıp kalıyorum işte.
Bile bile lades!

 

 

Aslında saçımın favorilerini uzatıp, üzerime krem rengi kadife bir takım elbise giyip, büyük yakalı kırmızı (ya da yeşil)gömleğimin düğmelerini göğsüme kadar açıp hüzünle kameraya dönüp sana yazmayı planladığım bir mektubu iç sesimle okumak isterdim. Daha doğrusu sen okurken ben iç sesimle sana sesimi duyurmak isterdim; ki daha önce bu dediğimi yapmışlığım, hayata geçirmişliğim var!

 

 

Ama istemek yetmez. İstedikleri olsaydı beyazperdenin kahramanlarının bu kadar hüzünlü ve gerçek şarkıları da olmazdı.
Hayat çok karmaşık. Garip bir matematiği var.
Sizi bilmem beni hep sınıfta bırakan bir matematik.
Neyin hayalini kursam beni yolda bırakıyor. O yüzden hayal kurmaya korkar oldum. Bu yüzden bazen sırf hayal kurmanın zevkini tatmak için olmayacağını göze alarak hayal kurmaya başladım.
Uçak bulutların arasından geçerken bulutlarda benim kafamın arasından geçiyor.
Gelecek gibi geçmiş de değişken artık biliyorum.
Bazen ummadık bir insan bir trafik kazası gibi hiç olmayacak ve asla olmaması gereken bir zamanda karşınıza çıkıyor ve DAAAANNN!

 

 

Al başına belayı, tüm planlar, herşey altüst!

 

 

Ya bişey yapmalı karşındaki ya da hayatın o sıcaklığında eriyip gitmeli…

 

 

‘Hani o bırakıp giderken seni,
o mahsun çehreni takmayacaktın…’

 

 

Şimdi bu uçak , bu bulutlar, bu düşüncelerden kaçıp siyah beyaz bir pavyona sığınmak ,kameraya bakmamaya çalışan figüranların arasına oturup sigara dumanlarının arasında bir mektup yazmak var aklımda.

 

 

‘İlk görüşte aşka inanır mısın?’ diye başlayan bir mektup.

 

 

Cevabını bildiğim bir soruyu sormak isterdim.

 

 

Uçaktan renkli ama renksiz bir havaalanına inip, bulutları hayallere emanet edip yalnız başıma o uçaktan sessizce ve yorgun argın eve yalnız dönerken jenerikte hayatlarıma giren isimler akıyor…

 

 

Fonda Zeki müren Kız kulesine bakarak bir şafak vaktinde belli ki hiç uyumamış şiş gözleriyle şehir uyurken
‘şimdi uzaklardasın…’ı söylüyor.

 

 

içimden bir ses umutla şarkıyı değiştiriyor,

 

 

‘kavuşmak hayal olmadı henüz.’diyor
al işte geldik yine ah benim yarım aklım’a…
daha doğrusu ötekisine.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.