koskoca yalnızlığım kaldı boşluğumda

1

Aslında hepimiz sade bir hayatı yaşamayı tercih ettik ta ki arada yüreğimizin beynimize
intiharlara itmeden önce değil mi?
Hepimizin dili yanmıştı bir kere kime dokunsak bin ah işitiyorduk bu dertten.
Ama hiç kimse korkmamıştı yaşarken bittiğinde elimizde avucumuzda hiçbir şey
kalmadığında yalnızlığın tadını tekrar tattığımızda görmüştük asıl yaşadıklarımızı şarkılara
sığınmıştık o zamanlarda sigaranın dumanını takip etmiştik belki uykumuz gelene kadar
yada en olmadık yerde biramızı yudumlarken gelmişti aklımıza ama en sonunda buz gibi
yatağa girdiğimizde yastığa başımızı koyduğumuzda yastığımız toplamıştı gözyaşlarımızı
hıçkırıklarımız duvar köşelerinde yankılanırken salya sümük yorgana sarılmıştık.

Hiçbir dostumuzun bundan haberi yoktu bu gecelerden.
Sebebi neydi biz miydik evet galiba bizlerdik çünkü sevdiğimizi inkar etmedik hiçbir zaman
eğer seviyorsak sonuna kadar yaşayacaktık sevmeyi hatta o kadar çok sevecektik ki
sonunda ayrılığı ellerimizle işleyecektik güzel hayallerimize, sonra bir gecede bitirecektik
her şeyi sabah yataktan kalktığımızda bitti diye düşünerek.

Ama yanılıyorduk çünkü beynimiz bir kere daha yenik düşmüştü yüreğimize,
yüreğimizde ki derde.
Söz konusu olan sevdiğimizse ateşe bile atardık kendimizi dedim ya seviyorduk bir kere
sonucu ne olursa olsun sevmeye devam edecektik; ta ki başka bir liman bulana kadar.
O limanda da geçmişte yaşadığımız ağır acıları bırakana kadar yaşayacaktık sevmeyi;
sonra usul usul o limandan aldığımız acıları yükleyip gözyaşlarımızın yağmurlu fırtınalarına
dönüştüğü yalnızlık okyanuslarına yola çıkacaktık şairin dediği gibi:
Artik demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller!
Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatin ne de son matemidir bu.
(Yahya KEMAL -sessiz gemi) Hiç birimiz dönmemiştik geriye; var mıydı yok muydu yaşadık
mı yaşamadık mı, sevdik mi yoksa sevildik mi diye bakmamıştık geriye.
Gurur vardı işin içinde onurumuz vardı işin içinde tükürdük mü yalamak olmazdı ?
Halbuki her gün aynaya gözlerimizin içine baktığımız da binlerce lanet yağdırmıştık
sebeb olduklarımıza kimdi peki sebeb olduklarımız hiç düşündük mü bizim hayatımızda ki
yeri neresi idi ne kadar kapsıyordu hayatımızı ya da verdiğimiz değer ne kadardı düşündük
mü bunları HAYIR lanet olası gururumuz vardı bizim; bizleri onurlandıran kral olmuştu iki
omzumuza dokunarak şövalye yapacaktı bizi sonra göğsümüzü gere gere yürümeye
başlayacaktık gündüzleri.
Ta ki gözlerimizden uykularımız kaçana kadar lanet olası gecelerde tek başımıza kaldığımız
da sessizliğin sesini duyana kadar…
O zamanlarda gözlerimizi sımsıkı kapatıp kurduğumuz hayalleri yıkmaya çalıştık;
umutlarımızı unutmaya çalıştık var gücümüzle, en kötüsü de belki birlikte geçirdiğimiz
zamanda yaşadıklarımızı yakmaya çalışırken gözyaşlarımızın buna engel olmasıydı di mi.

Çok acılar çekmiştik böyle gecelerde canımız yanmıştı saatlerce ama hiçbir zaman
uslanmayacaktı insanoğlu çünkü yaradılışımızla oluşmuştu aşk denilen dert tek bir yararı
vardı beklide yalnızlığımızın en iyi ilacı olmuştu ama yararı kadar zararı da vardı
sonrasında…koskoca yalnızlığım kaldı boşluğumda…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.